بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَمَآ أَنَا۠ بِطَارِدِ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ ١١٤

Ve ben, inananları kovacak değilim.

– İbni Kesir

إِنۡ أَنَا۠ إِلَّا نَذِيرٞ مُّبِينٞ ١١٥

Ben, ancak apaçık bir uyarıcıyım.

– İbni Kesir

قَالُواْ لَئِن لَّمۡ تَنتَهِ يَٰنُوحُ لَتَكُونَنَّ مِنَ ٱلۡمَرۡجُومِينَ ١١٦

Ey Nuh, eğer son vermezsen, sen muhakkak taşlananlardan olursun, dediler

– İbni Kesir

قَالَ رَبِّ إِنَّ قَوۡمِي كَذَّبُونِ ١١٧

O da dedi ki: Rabbım, doğrusu kavmim beni yalanladı.

– İbni Kesir

فَٱفۡتَحۡ بَيۡنِي وَبَيۡنَهُمۡ فَتۡحٗا وَنَجِّنِي وَمَن مَّعِيَ مِنَ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ ١١٨

Artık benimle onların arasında Sen, bir hüküm ver. Beni ve beraberimdeki mü'minleri kurtar.

– İbni Kesir

فَأَنجَيۡنَٰهُ وَمَن مَّعَهُۥ فِي ٱلۡفُلۡكِ ٱلۡمَشۡحُونِ ١١٩

Bunun üzerine Biz de, onu ve beraberindekileri, dolu bir gemi içinde kurtardık.

– İbni Kesir

ثُمَّ أَغۡرَقۡنَا بَعۡدُ ٱلۡبَاقِينَ ١٢٠

Sonra geride kalanları suda boğduk.

– İbni Kesir

إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَةٗۖ وَمَا كَانَ أَكۡثَرُهُم مُّؤۡمِنِينَ ١٢١

Muhakkak ki bunda, bir ayet vardır. Ama onların çoğu mü'minler olmadı.

– İbni Kesir

وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ ٱلۡعَزِيزُ ٱلرَّحِيمُ ١٢٢

Ve muhakkak ki Rabbın, elbette o; Aziz'dir, Rahim'dir.

– İbni Kesir

كَذَّبَتۡ عَادٌ ٱلۡمُرۡسَلِينَ ١٢٣

Ad da peygamberleri yalanladı.

– İbni Kesir

إِذۡ قَالَ لَهُمۡ أَخُوهُمۡ هُودٌ أَلَا تَتَّقُونَ ١٢٤

Hani onlara kardeşleri Hud demişti ki: Siz, sakınmaz mısınız?

– İbni Kesir

AYARLAR
Okuyucu